Özbek Dağlarında Kaybolan İpek Yolu Şehirleri Ortaya Çıkarıldı!

Doğu ve Batı arasında ticaret ve fikir alışverişinin gerçekleştiği İpek Yolu’nun, uzun süre boyunca yalnızca ova şehirlerini birbirine bağladığı düşünülüyordu. Ancak, arkeologların uzaktan algılama teknolojisi kullanarak gerçekleştirdikleri araştırmalar, İpek Yolu’nun yüksek dağlarda da izler bıraktığını ortaya koydu. Özbekistan’ın yüksek kesimlerinde, en az iki eski yayla kentinin varlığı tespit edildi.

Tugunbulak: Zirvedeki Şehir

Keşfedilen şehirlerden biri olan Tugunbulak, 120 hektarlık bir alana yayılan bir metropol olarak öne çıkıyor ve deniz seviyesinden 2.000 metre yükseklikte yer alıyor. Bugün bile bu yükseklikte yaşam zorlu kabul edilirken, Tugunbulak’ın Orta Çağ’da gelişen bir yerleşim alanı olduğu anlaşıldı.

Geçmişin İzleri: Taşbulak

Ekibin ilk olarak 2011 yılında fark ettiği daha küçük şehir Taşbulak, mezar alanları ve çanak çömlek parçalarıyla dikkat çekiyor. Deniz seviyesinden 2.200 metre yüksekte bulunan bu alanın, bölgede güçlü bir Türk hanedanının etkili olduğu 8. ile 11. yüzyıllar arasında hareketli bir yerleşim merkezi olduğu düşünülüyor.

Antik Şehirlerin Keşfinde Teknolojinin Rolü

Washington Üniversitesi St. Louis’den Michael Frachetti ve Özbekistan Ulusal Arkeoloji Merkezi’nden Farhod Maksudov tarafından yönetilen ekip, lidar teknolojisi sayesinde antik yerleşimlerin ayrıntılı haritalarını çıkarabildi. Yansıyan ışıkla yüzey taraması yapabilen bu teknoloji, yüksek rakımlı şehirlerin kalıntılarını gün yüzüne çıkardı.

İpek Yolu’nda Güç ve Çöküş

Araştırmacılar, Tugunbulak ve Taşbulak gibi yerleşimlerin demir üretimi için bölgenin sert rüzgarlarından faydalandığını öne sürüyor. Yapılan kazılarda, demir eritme fırınlarının izleri de bulundu. Maksudov, “Ortaçağda demir sahibi olanlar çok güçlüydü,” diyerek bu kaynakların toplumlara güç sağlarken, çevresel tahribata ve çöküşe de yol açabileceğini ifade etti.

Akademik Çevrede Etkileyici Bir Keşif

Bu hafta Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, Orta Asya’daki yüksek rakımlı kentsel alanların varlığı nadir kabul ediliyor ve bu keşif bölgenin ortaçağ şehirciliği üzerine yapılan çalışmalara büyük bir katkı sağlıyor. Oxford Üniversitesi’nden Peter Frankopan bu şehirleri “şaşırtıcı bir hazine” olarak tanımlarken, Brown Üniversitesi’nden arkeolog Zachary Silvia da araştırmanın ortaçağ şehir yapıları hakkında çok önemli bilgiler sunduğunu belirtti.

İlgili Makaleler